Avucunu Açmak
Köy yolunda kapı kapı dolaşıp dilenirken o altın sarısı at araban birdenbire uzaktan, gök kamaştırıcı bir rüya gibi belirdi. Bu kralların kralının kim olduğunu merak ettim.
Bu sahne umudumu arttırdı ve zalim açlık günlerimin artık sona erdiğini düşündüm. Ve istememe gerek kalmadan verilecek sadakaları ve tozun dumanın içinde dört bir yana saçılan zenginliği bekleyerek olduğum yerde öylece durdum.
At arabası beklediğim yerde durdu. Bakışın üzerime düştü ve yüzünde bir gülümsemeyle arabadan indin. Sonunda hayatımın şansını yakaladığımı hissetmiştim. Sonra birdenbire sağ elini bana doğru uzattın ve dedin ki: “Bana verecek neyin var?”
Ah, nasıl da krallara layık bir jestti, dilenmek için avucunu bir dilenciye açmak! Kafam karışmıştı ve ne yapacağımı bilemez halde öylece bekledikten sonra cüzdanımdan yavaşça mısır tanelerinin en mini minnacığını çıkarıp sana verdim.
Fakat günün sonunda çantamı yere boşalttığımda o sefil yığının arasında mini minnacık bir altın parçası bulmak benim için büyük bir sürpriz olmuştu. Keşke sana her şeyimi verecek cesaretim olsaydı diye acı acı gözyaşı döktüm.
Tefekkür soruları: Birine bir şey hediye ettiğinde ortaya çıkan altın nedir? Kıtlık bilincinden berekete doğru geçtiğin bir hikayeni paylaşabilir misin? Bereket meselesinde derinleşmende ne yardımcı oluyor?
Rabindranath Tagore was the first non-European to win the Nobel Prize for Literature in 1913.